Trakya, 50 yılın en kurak devrini geçirdi; rahmet yağıyor

Trakya Tohumcular Derneği Lideri ve ziraat yüksek mühendisi İbrahim Toruk, bu yılın Türkiye’de kurak geçtiğini belirterek, Avrupa ve Amerika kıtasından aldıkları datalara nazaran, kışlık ekim devirlerinde buralarda da kuraklık yaşadığını söyledi. Türkiye’de kuraklığın Trakya’da tesirli olduğunu belirten Toruk, “Trakya bölgesinde yaklaşık 50 yıldır aldığımız bilgilere nazaran birinci kere bu kadar kurak bir yıl geçti. Birinci kere Trakya bölgesindeki beşerler kuruya ekim yaptılar. Yani hiç yağmur olmadan takır takır, diye tabir ettiğimiz tarlalara ekim yaptılar. Daima bekledik ve sonunda son 3 gündür yağmur yağıyor, rahmet yağıyor. Şu anda çabucak hemen bütün Trakya’da kışlık eserler, arpamızı, buğdayımızı, yem bezelyemizi ektik. Şu anda yağmurumuz çok hoş, 3 gündür çok hoş yağmur yağıyor. Trakya’da şu anda gereksinim olan bilhassa arpa, buğdayın gereksinimi olan yağış muhtaçlığını büsbütün rahatlattık, büsbütün de şu anda kâfi pozisyona geldi. Ekim ayının ikinci haftasından beri ekimi yapılan buğday tarlaları hala simsiyah, büyük bir olasılıkla 10 gün sonra buralara geldiğinizde bütün tarlalarımız yemyeşil olacak. Kuraklık, Trakya Bölgesi açısından sorun olmaktan çıktı, biz de sevinçliyiz. İnşallah bütün bölgelere de bu yağmur olur ve ülkemiz bir kuraklığın pençesinden kurtulur” dedi.

‘DÜNYADA EMTİA KRİZİ VAR’

Dünyada küresel emtia krizi olacağını söyleyen İbrahim Toruk, Türkiye’nin bu durumdan en az etkilenen ülkelerinden biri olacağını belirtti. Dünyada buğday ve arpa üretiminin sorun olacağını ve ülkelerin kendi stoklarını çoğaltmaya gittiğini kaydeden Toruk, “Geçen yılki toplam 30 milyon ton eksiğin ülkeleri alarma geçirdiğini, stoklarını çoğaltmaya çalıştıklarını görüyoruz. Bu senede dünyada bir kriz olacak yani Amerika’dan aldığımız datalara nazaran buğday ekim alanlarının yüzde 70’inde çok büyük kuraklık var. Almanya da ekim ayının tarihin en kurak periyodu geçirdi, globalde bir arz düşüklüğü olacaktır. Ülkemizde de bir arzda bir hem girdilerin çok değerli olmasından hem kuraklığın tesirinden küçük bir düşüş olacaktır fakat sorun teşkil edeceğini sanmıyoruz. Biz yeniden geçtiğimiz yıl ürettiğimiz ölçüde üreteceğiz. Buradaki en büyük sorunumuz Rusya ve Ukrayna ortasındaki çatışmanın meydana getirdiği dünyadaki emtia krizi olacaktır. İnşallah biz ülke olarak bundan en az yarayı alarak kurtulmuş olacağız” diye konuştu.

Türkiye’nin; üretim bakımından kendi kendine yettiğini, un ihracatından dünyada birinci, makarnada ise ikinci olduğunu belirterek, şunları söyledi:

“Bizim burada yaptığımız kendi üretimimizi ihraç edip, ithal mal getiriyorduk. İthal malın tedarikçileri de Rusya, Ukrayna’dan geliyordu. Savaştan ötürü bir sorun olduğunda bu ülkelerden ihracatımız ya da mümkün bir iklim krizinden doğacak dünyadaki talebin artmasıyla bu ülkelerde o ülkelerden bilhassa Karadeniz çanağındaki Rusya ve Ukrayna’dan ihracat yapmaları, bize gelen malın o tarafa yönlenmesine neden olacak. Fakat biz kendi kendimize üretim yaptığımız için daha az etkileneceğiz. Yani burada şunu söyleyebiliriz; esasen tahıl koridoru muahedesinde gördük ki tahıl koridorunda neredeyse malın yüzde 45’i Avrupa Birliği’ne gitmiş, yüzde 4’ü yalnızca Afrika’ya gitmiş. Çok az bir kısmı da bizim ülkemize gelmiş. Bizim bilhassa Trakya Bölgesi’nin verimli toprakları, son 3 gündür aldığı yağışlarla olağana dönecek, üretimimiz âlâ olacak. İç Anadolu Bölgesi’nde şu anda aldığımız duyumlara nazaran orada da yağmurlar var. Kuraklığın çok fazla tesirinin süreceğini sanmıyoruz fakat bilhassa randıman ortalamasının çok yüksek olduğu Fransa üzere Almanya üzere İngiltere üzere ülkelerde kuraklığın çok ağır gözükmesi küresel iklim krizinin daha fazla gözükmesi, oradaki üretimi azaltacağından ötürü hem Birleşmiş Milletler, son G-20 toplantısında besin krizinin olabileceği tartışması var.”

‘TOHUMDA DIŞA BAĞIMLILIĞIMIZ YOK’

Trakya Tohumcular Derneği Lideri Toruk, Türkiye’nin tohumculukta 2006 yılından bu yana çok ağır çalışmalar yaptığını ve büyük yol katettiğini lisana getirip, “Bizim bilhassa kendine döllenen tahıl tohumculuğunda dışa bağımlılığımız yok muhakkak. Biz 4 tane eserde dışa bağımlıyız, sebzede de Antalya yöresinde zerzevat tohum firmalarımız sahiden dayanılmaz gelişmeler sağladılar. Sebzede ve tahılda artık bu saatten sonra kendi kendine yetmeme diye bir şey yok büsbütün yetiyoruz lakin hibrit mısır, hibrit ayçiçeğinde, şeker pancarında, kanolada maalesef kendi tohumlarımız yok. Bu nedenle buna yönelmek lazım. Biz tohum firmaları hibrit ayçiçeği konusunda çalışmaları başlattı. Yakın devirde hibrit ayçiçeği tohumunda da biz dışa bağımlılığımızı minimize olacağına inanıyoruz. Bu nedenle bizim şöyle bir mantığımız var, birkaç tane sanayi bitkisi haricinde Türk tohumculuğunun dışa bağımlılığı bitmiştir. Yakın gelecekte tahıl tohumculuğunda olduğu üzere zerzevat tohumculuğunda olduğu üzere, sanayi bitkilerinde de dışarı bağımlılık ortadan kalkacaktır” dedi. (DHA)