Şansal Büyüka ile dobra dobra: İnadım inat

ŞANSAL BÜYÜKA İLE DOBRA DOBRA

Bu ülkeye gelen meslekli hocaların kırılamaz bir inadı var. Bu hocalara son örnek; Jorge Jesus… Yanlış yapsa da inadından ve ısrarından asla vazgeçmiyor.

İrfan Can ile Arao’ya seyirci bile isyan ediyor, sonraki birinci maça, seyirciye inat İrfan Can ve Arao ile başlıyor. Baktı olmuyor, ikisi de oyundan alıyor. Elbette ekibi seyirci kurmayacak fakat, o seyirci de olan-biteni çok açık görüyor.

Osayi Samuel, dönem başının en formda bekiydi. Evvel rotasyonla başladı, sonra Osayi Samuel’i kulübeye mahkum etti. Bu ekipte sağda Osayi, solda Ferdi oynar. Buna karşın sol bek için fanteziler yaratıp duruyor.

Orta alanda dönem başında İsmail Yüksek’i kabul edelim ki Jesus parlattı. İsmail ulusal kadroya kadar çıktı. Tam da, düzgün oynarken kesildi, adeta “altın makas” oldu. Niçin, hangi münasebetle?

Fenerbahçe savunmasında, “üçlü oynadığı” her maçta, bilhassa derbilerde tek galibiyet alamadı, buna karşın inadını sürdürmeye devam etti. Dönem bitiyor, Fenerbahçe savunmasının gerisine atılan toplara deva bulamadı.

Valencia’nın yanında Batshuayi yoksa, öbürleri olmuyor. Serdar Dursun, Pedro asla olmuyor. O vakit çift santrforda bu inat niçin? Tek santrforla oynasan, orta sahayı beşlesen daha âlâ olmaz mı?

Fenerbahçe’de orta alandan hamleye geçişi en güzel sağlayan, gole yakın oynayan, rakip savunmanın gerisine top atan, grupta banko yeri olan Zajc bu kadar oturtulur mu?

Türkiye, “Arda oynamalı” dedikçe, oynatmıyor. Arda talih bulduğu her maçta Jesus’u bir daha mahcup ediyor, yine oynatmıyor.

Hepsinden, her şeyden vazgeçtim… Ekip yenik oynarken, taban ıslak ve kayganken, olağan yerde bile ayakta duramayan, Fenerbahçe taraftarının görünce “eyvah” dediği Pedro’yu grup mağlup oynarken hala kurtarıcı diye alana sürüyorsa pes artık…

Kalırsa eyvallah giderse güle güle

Haberin doğruluğuna inanıyorum. Fenerbahçe Lideri Ali Koç ile, hocası Jorge Jesus’un ortası her vakit olduğundan daha düzgün… Jesus kalmak isterse Ali Lider, “imzala” diye kontratı önüne koyacak. Gitmek isterse, “güle güle” diye elini sıkacak. İkna çalışması, ısrar, naz-niyaz yok. Kalırsa eyvallah, giderse güle güle…

Küçük bir hatırlatma

Sakaryalı genç iş adamlarının bir toplantısında, konuşmacı olarak Sadettin Saran vardı. Bundan en fazla bir-bir buçuk yıl öncesi… Dinleyenler ortasında ben de vardım. Sadettin Saran, Fenerbahçe Başkanlığı ile ilgili bir soru üzerine, “Fenerbahçe’ye lider olmak istiyorum. Bundan gurur duyarım. Fakat Ali Koç devam ederken, asla karşısına aday olarak çıkmam, kendisini desteklerim” dedi. Şu günlerde Sadettin Saran ismi, lider adayı olarak geçince, bunu yazmak istedim.

Bir ‘Dev’in çöküşü

Şampiyonluğu yakalarken ortaya koyduğun hırsı, suratı, öfkeyi, direnişi yitirirsen…

“Bu şampiyonluk bana kâfi, yeni dönemi yönetim eder” dersen…

Mucize kaleci Uğurcan’dan, olağan kaleci Uğurcan’a dönersen…

Gelenin gideni arattığı bir kadroyu kabullenirsen…

Sörloth, Cornelius üzere uzunlardan, Maxi Gomez üzere bir kısaya geçersen…

Edin Visca’yı uzun sakatlıklarla kaybedersen…

Nwakaeme üzere “bir oyuncu= bir takım”a bedel adamı takımda tutmayı beceremezsen…

Marek Hamsik üzere şampiyonluğun çok değerli adamını kızağa çekersen…

Korkulan grup olma özelliğini yitirirsen…

Şampiyon hocaya kapıyı gösterir, Başkan’ı istifa ettirirsen…

Yönetimde birlik ve dayanışmayı yerleştiremezsen…

Para akışını sağlayamaz, ödemeleri daima ertelersen…

Çok sıkıntı bulduğun huzuru, bir yılda kaybedersen…

Bir ‘Dev’in çöküşü ortaya çıkar.

Trabzonspor’da imaj budur. Çok yazık…

Sürpriz beklemiyorum

Bu hafta Trabzon Beşiktaş maçı var. Trabzon dökülüyor, Beşiktaş beş maçtır kazanıyor. Evvelki yıllarda izlediğimiz TrabzonBeşiktaş maçları tadından yenmezdi. Gol, çaba, heyecan; her şey vardı. Bu hafta birebiri olur mu bilemem. Çok âlâ giden bir ekiple, çok berbat giden bir grubun maçından sürpriz bir sonuç çıkmasını beklemiyorum.

Yanlış başlangıç bir dönemi götürdü

Bazı yarışlar vardır, çıkışında geç kalırsan, rakiplerinden kısa müddette fark yersen, bu yarışın sonraki metrelerinde hangi atağı yaparsan yap, ne kadar hızlanırsan hızlan, öndeki rakibi ya da rakiplerini yakalaman zora girer, hatta mümkün olmayan noktaya gelir.

Beşiktaş’ın Muhteşem Lig’in tepe yarışındaki durumu, başlangıçta geç kalan, rakiplerinden fark yiyen, sonraki ataklarına karşın amacı yakalaması zora giren atletlere benziyor.

Beşiktaş yarışın başında Valerien Ismael ile yanlışlı bir çıkış yaptı, toparlanamadı, o ortada rakipleri Kara Kartal’a fark attı. Beşiktaş hocayı değiştirdi, Şenol Güneş’i yarışın içine soktu fakat geride kalan mühlet için güya, “atı alan Üsküdar’ı geçti”.

Şenol Güneş ile toparlanan, güzel oynamaya başlayan, galibiyetleri seriye bağlayan Beşiktaş’ın, buna karşın 8 puan farkla en önde giden Galatasaray’dan evvel ipi göğüslemesi güya mümkün değil… Kayıp puan hesabına nazaran, önündeki Fenerbahçe’yi geçebilir lakin, Galatasaray ile ortayı kapatması için kalan aralar artık çok kısaldı.

Bazen bir yanlış başlangıç, büyük bir umudu, koca bir dönemi götürebiliyor. Beşiktaş’ın yaşadığı ve yaşattığı budur.

Ahmet Işık Çebi sonuna kadar haklı lakin…

Beşiktaş Lideri Ahmet Çebi, Gaziantep ve Hatay’la oynayacak ekiplere hükmen galibiyet verilmesi ve oynanan maçların geçerli sayılmasına başından beri ve temelden karşı… Çebi diyor ki;

TFF Lideri çekimser 5 kulübe baskı yaparak bu hususta kararını değiştirtti.

TFF konseyleri bağımsız değil… Bu nedenle Tahkim’e gitmeyeceğiz.

Ahmet Çebi haklı mı? Sonuna kadar haklı… Buna karşın Sayın Lider unutmasın; bu ülke hakkını hukukunu alamayan beşerler ve kurumlarla dolu…

Kasımpaşa ile ‘Özdeş’leşti

Kasımpaşa’nın yeni hocası Kemal Özdeş, Kasımpaşa ile en uygun özdeşleşen hocaydı. O da, “değirmen taşı” üzere hoca öğüten Kasımpaşa’da oldukça çalışmasına karşın yine de sürekliliği yakalayamadı. Kemal Hoca tekrar grubun başında ve daha birinci maçında dokunuşları alana ziyadesiyle yansıdı. Kasımpaşa’da çok kolay değil ancak; umarım bu kere kalıcı olur.

Bir ayrılık şarkısı

Ufukta güya bir ayrılık müziği var. Adana Demirspor’la Onyekuru’nun, Galatasaray maçından sonra eski ekip arkadaşı ve kaptanı Muslera ile derin muhabbeti kulüple futbolcu ortasındaki bağları kopartmış üzere… Zati Adana Demirspor Lideri Murat Sancak, müsabaka sonrası yaptığı açıklama ile Onyekuru’ya yansısını göstermişti. Aldığım haberlere nazaran, Adana Demirspor Kulübü, yeni dönemde Onyekuru ile devam etme konusunda asla ısrarcı olmayacak.

Bunlar uygun günlerimiz

Balıkesir futbol grubu, 2-0 kaybettiği Uşak maçından kente dönerken, yemek için mola verdiği Susurluk’ta, lokantanın içinde atağa uğramış. Münasebet ne olursa olsun bu atak kabul edilemez. Bunlar taraftar olamaz. Daha ileri gidiyorum, bunlar insan olamaz. Ancak bu ülkede her kabahat cezasız kaldığı için, yeni ataklara hazırlıklı olalım. Bunlar güzel günlerimiz…

Göze batanlar

Mounir (Kasımpaşa): Çok sıkıntı golü attı, çok kolayını kaçırdı.

Ali Sowe (Ankaragücü): Harika Lig’in ele-avuca sığmayan golcüsü…

Fall (Kasımpaşa): Trabzon savunmasını sarsıntı üzere salladı.

Günay (Kasımpaşa): Kalede itimadın ismi…

Szalai (Fenerbahçe): Nihayet yeterli bir maç oynadı.

Redmond (Beşiktaş): Su üzere akıyor, şimşek üzere çakıyor.

Mahmut (Başakşehir): Çizgiden top çıkardı, ayrıyeten üstün oynadı.

Szysz (Başakşehir): Sessiz haftalardan sonra ortaya çıkan golcü…

Gradel (Sivas): Nerede, tutulması mümkün olmayan o eski Gradel…

Aboubakar (Beşiktaş): Aman dikkat… Kırmızıdan kıl hissesi kurtuldun.

Zajc (Fenerbahçe): Karagümrük’e de, Jorge Jesus’a da gol attı.

Dikkat çekenler

Kasımpaşa: Bir el değdi, grup doruktan tırnağa değişti.

Giresun: Kaybede kaybede, nereye kadar?

Sivasspor: Makus değil, uygun değil, ne yaptığı aşikâr değil…

Başakşehir: Avrupa istiyorsa, daha fazlası gerekiyor.

Konyaspor: Ayarı bozuldu bir sefer… Dikiş tutmuyor.

Antalya: Takımı güzel, futbolu “ehh işte”… Ankaragücü: Ligin keyif veren çılgın ekibi…

İstanbulspor: Kolej grubu üzere… Düşerse üzülürüm.

Kayserispor: Zafer haftalarına devam…

Ümraniye: Umut da var, derin kaygı de…