Sınga 10 yıldır göçmenlerle iş birliği yapıyor: Hayallere kapı açıyorlar

AHENK BAYAZIT- Özgecan, SINGA isimli kurum aracılığıyla göçmenlerin hayallerini gerçekleştirmesi için çalışıyor. SINGA, kendini ‘yerliler ve yeni gelenler ortasında tanışma ve iş birliği yapma imkanı yaratan kuruluş’ olarak tanımlıyor. Birçok ülkede göçmenlerin hayallerine ortak olan SINGA, Türkiye’de de ofis açmaya hazırlanıyor. Özgecan Abdülazizoğlu Bouchet ve SINGA’nın kurucularından Guillaume Capelle ile konuştuk.

Marmara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun olan Özgecan, yüksek lisansını Fransa’da Sorbonne Üniversitesi’nde Avrupa Birliği üzerine tamamladı. Akabinde Paris Başkonsolosluğu’nda çalışmaya başlayan Özgecan, tecrübelerini şöyle anlattı: “Konsolosluktaki vazifelerimden biri de ‘vize servisi’ ile ilgilenmekti. Her gün farklı kültürlerden beşerler gördüm. Yıllarca üzerinde çalıştığım bir bahis aslında mültecilik. Bu alanda iş aramaya başladım. SINGA’nın göçü olumlu bir halde ele alan ve nitekim beşerlerle, onların hayalleriyle tanışma fırsatı veren bir kurum olduğunu fark ettiğim an iş müracaatında bulundum. Paris (SINGA genel merkezi) koordinatörlüğü misyonunu aldım.”

ÜCRETSİZ TAKVİYE PROGRAMI

Özgecan, şöyle devam etti: “SINGA, Lingala lisanında bağ demek. Fransa’da bir mültecinin lokal (yerel) biriyle tanışması, birlikte faaliyetlerde bulunması neredeyse imkansız. SINGA işte bu bağı kuruyor. Göçmenleri, bulundukları ülkede iş kurabilmeleri yahut projelerini gerçekleştirebilmeleri için network sağlayan bir program sayesinde destekliyor. Bu program, 3 aydan 1 yıla kadar uzayabiliyor ve büsbütün fiyatsız. Benim vazifelerimden biri de devlet kurumlarından ya da özel şirketlerden finans bulmak. Tıpkı vakitte herkesin -göçmen yahut lokal- olumlu bir ortamda, ortak hobilerini gerçekleştirmesi için alanlar yaratıyordum.” SINGA’da çalışmanın kendisine çok şey kattığını söz eden Özgecan, “Tarihi daha farklı okumamı sağladı mesela. Marie Curie, Albert Einstein öbür bir ülkeye göçmeselerdi potansiyellerini insanlığa aktaramayacaklardı. Şu an Amerika’da milyar dolarlık teşebbüslerin kurucularının birçok göçmenler. Göç her vakit vardı ve daima olacak. Bununla savaşmak yerine onun getirdiği zenginliklere, çeşitliliğe, ekonomik kalkınmaya odaklanmak lazım” dedi. SINGA’nın Türkiye’de de bir ofis açmak istediğini belirten Özgecan, “Göçmenlerin çoğunluğu birinci evvel Türkiye’de ikamet ediyor fakat sonra tıpkı bireyler Avrupa’da ya da Amerika’da başarılı teşebbüsçüler, sanatkarlar, bilim insanı olarak karşımıza çıkıyor. Herkesin potansiyelini gösterebileceği alanlar yaratmamız şart” dedi.

‘TÜRKİYE KÜLTÜREL MODELLERİN KONUT SAHİBİ’

Guillaume Capelle

Guillaume Capelle, SINGA’nın kuruluş kıssasını ve faaliyetlerini şöyle anlattı: “SINGA’yı 2012 yılında arkadaşım Nathanael Molle ile birlikte kurduk zira Avustralya ve Fas’ta topluma katkıda bulunmaları engellenen girişimcilerle tanışmıştık. Mülteci oldukları için vakitlerini idari prosedürlerle harcıyor ve kendilerini merak etmeyen bir toplumla karşı karşıya kalıyorlardı. SINGA, mültecilerin ve göçmenlerin dahil edilmesine yönelik bir tahlil ekosistemidir. Üç cins faaliyetimiz var; ‘yeni gelenler ve mahallî halk’ ortasında etkileşimleri teşvik etmek için topluluk oluşturma, girişimcileri iş kurmaları için destekleme ve mültecileri mahallî halkın meskenlerinde barındırmak için tahlil üretme.” SINGA’da birçok milletten 5 bin etkin üye olduğunu belirten Capelle, “Bugün Türkiye, dünyada en çok göç alan birinci beş ülkeden biri. Türkiye yeni toplumsal, kültürel ve ekonomik modeller inşa etmek üzere 21. yüzyılın göçünü yakalayabilecek konut sahiplerinin ülkesi. Elbette insanları ağırlamak pek çok risk içerir fakat kültürler ortasındaki olumlu etkileşimlerden yeni ömür biçimleri ortaya çıkacaktır” sözlerini kullandı.