Sıhhatin ve hastalığın kaynağı bağırsaklar

Dr.Hasan Çağlar Gürol- Bugün son yıllarda çok konuşulan bağırsak florası, bağışıklık sistemi ve probiyotiklerden bahsedeceğim. Çünkü hastalarıma söylediğim birinci cümle şudur: “Bağırsak istikrarını kurmadan, beslenmeyi düzenlemeden, bağırsak geçirgenlik bozukluklarını, gluten, kazein intoleranslarını, florayı hesaba katmadan yapılan hiçbir tedavi kalıcı ve gerçek bir düzgünleşme sağlayamaz.” Sahiden de bu mevzu son derece kıymetli. Her şey bağırsaktan başlar. Bağırsak sümüksü zarının tamamı düz bir yere yayılabilse, ortalama 100 metrekare bir alan yapar. Yani bedenimizin içi ile dışı ortasındaki sonu oluşturan bağırsak yüzeyi 100 metrekare üzere geniş bir alandır. “Neden içi ve dışı diyorsunuz?” derseniz, bağırsaktan emilene kadar bir unsur bedenin dışındadır. Boncuk yuttuğunuzu düşünün, bunu 1-2 gün içinde büyük abdestinizle çıkartırsınız, bu bedeninizin içine dahil olmamıştır; dışındadır.

Floramız ve probiyotikler

Şimdi bu 100 metrekare kendi ülke (vücudumuz) sonumuzun nasıl korunduğu, pasaport denetim noktaları, ithalat-ihracat özellikleri, kaçak geçişlerin ve hudut müdafaamızın yani bağırsak geçirgenliğinin bozulmasının sebep ve sonuçlarını değerlendirelim. Erişkin bir insan bağırsağında 100 trilyon (1.5 kilogram) yani beden hücrelerimizin 10 katı sayıda, yararlı bakteri (flora) bulunur. Bunlar, bağırsağımızın dışa bakan yüzeyini kaplarlar. ‘Floramız, yararlı bakterilerimiz ya da probiyotiklerin bağırsağın dış katmanındaki vazifeleri nelerdir?’ diye sıralarsak; vitamin sentezi yapmak, bağışıklığı güçlendirmek, bağırsak duvarını korumak, toksinlerin kana karışmasını, besin alerjilerini, egzamayı, kanseri, ishali, kabızlığı, böbrek taşı oluşumunu önlemek, yaşlanmayı yavaşlatmak üzere binlerce şey yazabiliriz. Araştırmalarda birtakım bakteri çeşitlerini bağırsağımıza vererek depresyondan, kansere kadar pek çok hastalığın tedavisinin yapılabilme mümkünlüğünün var olduğunu görüyoruz.

 Beslenmenin etkisi

Şimdi en dışta floramız var dedik, onun altında bağırsak duvarı iç döşemesi yani tıbbı adıyla bağırsak epiteli vardır. Bağırsak alanı 100 metrekaredir ve yalnızca bir kat hücre katmanıdır. Düşünün, gözümüzün korneası bile beş kat hücre katmanı ile sınırlandırılmışken, bağırsak duvarı yalnızca bir kattır. Zira bağırsağın yabancıların girişine müsaade vermemek fakat besinlerin basitçe emilmesini sağlamak üzere yaşamsal bir vazifesi daha vardır. Bu tek sıra hücre katmanında hücreler birbirine çok sıkı bağlarla bağlanmıştır ve sızmalara müsaade vermez. Olağan günümüz çöp besinlerle beslenen, bağırsak florası, mikrobiatası bozuk, gluten, ağır metaller, toksik husus bombardımanın altındaki bağırsak epitellerimiz bu kadar dirençli olamıyor ve bağırsak geçirgenlik sendromu (leaky gut) oluşuyor. Madem ki, bağırsak epiteli beden hudut çizgisidir, bedenimize besinlerin kabul edilmesi için savunma (immün) sisteminin de burada yer alması gerekir. Bu sistemin yüzde 80’i dışa açılan bu 100 metrekarelik bağırsak epitel çizgisinin altında yerleşmiştir.

Hastalıkları tetikler

Bağırsak florası, bağırsak epiteli ve savunma hücrelerini içeren bu üçlü harika yapının bozulması, bedenimizde ve zihnimizde fibromiyaljilerden, alerjilere, kanser riski artışından psikiyatrik rahatsızlıklara, şeker hastalığından, Hashimato tiroiditine ve cinsel işlev bozukluklarına kadar aklınıza gelebilecek pek çok hastalıkta tetik cazibeli tesir yapar.
Tüm bunlardan sonra “Neden tüm hastalıklar bağırsaktan başlar ve tedavileri de bağırsağı ve beslenmeyi de hesaba katarak yapılabilir?” dememi daha net anladınız sanıyorum. Daha sonraki yazılarımda bu dengeyi tesis etmek, düzeltmek ve korumak için neler yapabileceğimizi anlatacağım. Ayrıntılı bilgi için Instagram hesabımız @drhasancaglargurol ve 0536 725 5454 numaralı WhatsApp çizgisinden bizlere ulaşabilirsiniz. Sevgi, sıhhat ve huzurla kalın.