Ulusal Eğitim Bakanlığı’nın 2023 yılı bütçesi Komite’de kabul edildi

Bakan Özer, konuşmasına şöyle devam etti: Bakanlık olarak, merkezi olarak öğretmenin mesleksel gelişim planlamasını bıraktık. Okullara bıraktık. Okullarda öğretmenler, öğretmenlerinin hangi eğitimi almasını istiyorsa biz yalnızca bütçe gönderiyoruz. 2021 yılında kullanılan bütçe, 8,9 milyon liraydı. 2022 yılında 292 milyon liralık bütçe kullandık. Bunun 210 milyonu okullara gönderdik. Bir milletvekili arkadaşımız, ‘okulları ayağa kaldırmamız lazım’ dedi. Okullar bu türlü ayağa kaldırılır. Okul müdürüne parayı gönderirim, öğretmenin eğitimini planlar. Okula bütçe gönderirim, okulun muhtaçlıklarını karşılar. Kimseye de muhtaç olmaz. Ne STK’ye ne sendikaya ne de öbür paydaşa muhtaç olur. Dimdik ayakta durur. 2020 yılında bu ülkede öğretmen başına düşen eğitim saati 44 saatti. 857 bin sınıfın yüzde 56’sı yirmi beş kişinin altındadır. Elbette gönlümüzdeki bunun çok daha öteye taşınmasıdır. Bunun için çırpınıyoruz. Güçlendirmeleri bunun için yapıyoruz. Yıkım- üretim çalışmalarını bunun için yapıyoruz.”

‘ÖĞRETMENLİK MESLEK KANUNU SEMBOLİK OLARAK ÖĞRETMENE DUYULAN BİR HÜRMETİN ÜRÜNÜDÜR’

Öğretmenlik Meslek Kanunu’na değinen Bakan Özer, “Öğretmenlik meslek kanunu sembolik olarak öğretmene duyulan bir hürmetin eseridir. Bu da AK Parti iktidarına nasip olmuştur. 20 yıllık yatırımı, öğretmenlik meslek kanunu ile taçlandırmıştır. Siz öğretmenleri aşağılıyorsunuz. Biz öğretmenlik meslek kanunu tüm öğretmenlerin ferdî özlük haklarını uygunlaştırmak için yapmadık. Biz meslek sistemini sistematik içerisinde öğretmenlerin lisansüstü çalışmalar, doktora çalışmaları ve belli bir kıdem yılında bir sistematik çerçevesi için bir özlük hakkı ile destekleyecek bir düzenek olarak inşa ettik. Bunu kolaylaştırıp de ‘öğretmenin yeterliliğini ölçmüyormuş, bir tane kıytırık imtihan ile uzman öğretmen mi olurmuş, olmazmış’ diye bunu süfli bir formda saçma sapan bağlamların içine koymak öğretmenlere saygısızlıktır. O değerli öğretmenlerimiz, zarurî olduğu için katılmıyor. Öğretmenlerin yüzde 98’i başvurdu. Para ucunda diyorsunuz. Sizin öğretmene verdiğiniz bedel bu. Öğretmen ucunda para varsa sarfiyat, para yoksa gitmez diyorsunuz. Öğretmen bayraktır, onun için öğretmenin olduğu yer vatandır. Öğretmen bizim eğitim sistemimizin en kutsalıdır” diye konuştu.

‘BABA SİZ NİÇİN YAPMADINIZ HİÇBİR ŞEY’

Bakan Özer, konuşmasının son kısmında şunları lisana getirdi:

“Gelişmiş ülkeleri ele alıyorsunuz. OECD ülkelerine bakın. O ülkeler 1950’li yıllarda ülkelerinin tüm eğitim kademelerindeki okullaşma oranlarını yüzde 90’a ulaştırdı. Fiyatsız kitap yıllardan beri veriliyor. 4 buçuk milyar kitap çocuklara veriliyor. O sizin ‘kenara atıyorlar’ diye küçümsediğiniz ancak Cizre’de, Silopi’de her çocuğun elinde büyük tutkuyla taşıdığı kitapları devlet veriyor. AK Parti yaptığı vakit vazifesi, ondan evvelki vakitlerde herkes keyfinde aleminde. 5 yaşındaki okullaşma oranı yüzde 11. Bunlarda hiçbir sorun yok o denli mi? Orta öğretimde okullaşma oranı yüzde 44. Hiç sorun yok. Fakat biz yüzde 95’e çıkardığımız vakit ‘AK Parti’nin misyonu aslında, yapması gerekiyor’ diyorsunuz. Baba siz niçin yapmadınız hiçbir şey?”

Görüşmelerin akabinde Ulusal Eğitim Bakanlığı’nın 2023 yılı bütçesi kabul edildi.

MİLLETVEKİLLERİNİN SORULARINI YANITLADI

Milli Eğitim Bakanı Özer, TBMM Plan ve Bütçe Komitesi’ndeki sunumunun akabinde muhalefet parti milletvekillerinden gelen soruları toplu bir biçimde yanıtlandırdı. Özer, “Ben datalarla konuşan bir bakanım. Çok şeffafım. Yapabildiğime ‘yaparım’ derim ve yaparım. Yapamadığıma da ‘yapamam’ derim ve kelam vermem. Bir yıl içerisinde, İstanbul’da vazifeye geldiğim vakit 147 tane devlet anaokulu vardı, 1538 tane özel öğretim anaokulu vardı. 1000 tane anaokulu yaptık İstanbul’a. İstanbul’da 5 yaşındaki okullaşma oranları yüzde 45’ti. Şu anda yüzde 90’a geldi” açıklamasında bulundu. Özer, muhalefet sıralarından, ‘Sizden evvel neden yapılmadı?’ şeklinde gelen sorulara ise “Bizden evvel neden yapmadıklarını evvelki bakana sorun. Niçin yapmadığını sorun” dedi.

‘BİR YILDA YAPTIĞIMIZ BU OLAY BİR DEVRİMDİR’

Özer, okul öncesi eğitimin yalnızca eğitimde fırsat eşitliği için kıymetli bir şey olmadığını belirterek şöyle konuştu:

“Ben ne için okul öncesi eğitime değer verdim? Zira okul öncesi eğitim, şayet 5 yaşındaki okullaşma oranı yüzde 11 ise bu ülkenin garibi okul öncesi eğitime erişemiyorsa birinci sınıfta hazır bulunmuşlukta önemli fark olur. Ben bu farkı kapatamam. Liselerde ortaya çıkan okullar ortası muvaffakiyet farkının kaynağı okul öncesi eğitimdir. Ben kaynağa indim. Bir yılda yaptığımız bu olay bir ihtilaldir. Bunu eğitim tarihi daha sonra yazacaktır. Okul öncesi eğitim, yalnızca bilişsel maharetleri geliştiren bir eğitim kademesi değildir. Amerika’daki boylamsal çalışmalara baktığınız vakit okul öncesi eğitime devam eden bireylerin, eğitimde ve istihdamda kaldıkları mühletin okul öncesi eğitime devam etmeyen bireylere nazaran çok daha yüksek olduğunu ve suça meyilin çok daha az olduğunu ortaya koymaktadır. Ben bu yatırımı yaparak, bu ülkenin gençlerinin çok daha bilişsel ve bilişsel olmayan marifetlerini tam olarak yetiştirmek için okul öncesi yatırımı yaptım. Çok az maliyetle yaptım bunu.”

‘SANKİ KATSAYISI UYGULAMASINI AK PARTİ İKTİDARI ÇIKARDI’

Özer, konuşmasında mesleksel eğitim ile ilgili olarak, “Garo Beyefendi ben sözümü yerine getirdim. İkinci önceliğim ise mesleksel eğitim. Sabahtan beri eğitimde fırsat eşitliği ile ilgili konuşuyorsunuz. Güya katsayı uygulamasını AK Parti iktidarı çıkardı. Katsayı uygulaması niçin yapıldı bu ülkede? Bu ülkede gariban bireyleri mesleksel eğitime gidip hiçbir yere yerleştirmemek için yapıldı. İş gücü piyasasının gereksinim duyduğu nitelikli insan kaynağını yetiştirmemek için yapıldı. Akademik olarak başarılı öğrencileri mesleksel eğitimden ve imam hatiplerden çekilmek için yapıldı. Biz 28 Şubat’ın akıttığı suyu bilakis çevirdik. Yüzde 1’lik muvaffakiyet diliminden öğrenci almaya başladı meslek liseleri. ASELSAN Mesleksel Lisesi, TEKNOPARK İstanbul Mesleksel Teknik Anadolu Lisesi, İTÜ, Yıldız Teknik Üniversitesi Mesleksel Teknik Anadolu Lisesi, Konya ASELSAN Mesleksel Teknik Anadolu Lisesi, en son Demirören Medya Mesleksel Teknik Anadolu Lisesi 0.12 puanla öğrenci aldı. İstanbul Fen Lisesi’ne gidecek öğrencinin aldığı puandan daha yüksek puanlı öğrenci meslek lisesine gitti. İşte bu akıntının bilakis dönmesi demektir. Gariplerin değil herkesin cazibe merkezi olarak mesleksel eğitime yönelebilmesinin sistemlerini inşa edebilmektir gerçek eğitim sistemi” diye konuştu.

‘964 BİN ÇIRAK, KALFA, USTA MESLEKSEL EĞİTİM MERKEZİNDE’

Özer, muhalefet parti milletvekillerinin konuşmalarında daima Almanya modelini anlattıklarını söz ederek konuşmasında şunları söyledi:

“Almanya modeli asıl sizin dediğiniz proleteryayı ezen mesleksel eğitim sistemi. 10 yaşında ‘tracking’ yapıyor. 10 yaşında Türk çocuklarını mesleksel eğitime gönderiyor. Akademik çizgiden döndürüyor. Türkiye’de 4+4 ile 8 sene Komprehensif (çağdaş eğitim planlaması) eğitim yapılıyor, sonra mesleksel eğitim devreye giriyor. Biz mesleksel eğitimdeki bu uygunlaştırmayı yaparken tıpkı vakitte klâsik; çıraklık, kalfalık, ustalık ile ilgili hakikaten ihtilal yaptık. Garo Beyefendi, ‘1 milyon’ dedik 2021 yılında. 2022’nin 3 Kasım’ındayız. 964 bin çırak, kalfa, usta mesleksel eğitim merkezinde. Çırak kalfa kim için gerekli? Küçük ve orta boyutlu işletmeler için gerekli. Eğitimle iş gücü piyasasının geçişkenliğinin performansını ölçer. Evet hakikat, Türkiye’nin ortalaması bu durumda yüzde 24’lerde. OECD ortalamasının 2 katı. Biz bakanlık olarak bununla ilgili dört şey yapıyoruz. Birincisi, mesleksel eğitim merkezlerini güçlendiriyoruz. İşte 964 bin kişinin yüzde 55’i 18 yaş üzeri. NEET (Öğretimde, İstihdamda yahut Eğitimde Değil) 15-29 yaş aralığında. Ne eğitimde ne istihdamda olan kesiti mesleksel eğitim merkezi ile buluşturuyoruz, siz çocuk personelliği diyorsunuz. Yetişkin ya. Yüzde 55’i 18 yaşın üzerinde bunların. Hangi çocuk personelliği? NEET oranını düşürmek için yaptığımız ikinci atılım, okul öncesi eğitime yatırım ne demek biliyor musunuz? Sabahtan beri cinsiyet eşitliğinden istihdamdan bahsediyorsunuz iş gücü piyasasında. Şayet okul öncesi eğitimi yaygınlaştıramıyorsanız kadının istihdamını sağlayamazsınız. Şayet okul öncesi eğitimi yaygınlaştıramazsınız tek ebeveynli bireylerin istihdama iştirakini zorlaştırırsınız. İş gücü piyasasında sürtünme meydana gelir. İşte ben okul öncesi eğitimi yaygınlaştırarak o istihdama katılma potansiyeli olduğu halde okul öncesi eğitime çocuğunu gönderemeyen bayanların istihdamını artıracağım.”

Bakan Özer, NEET oranını düşürmek için yapılan üçüncü atağın; hayat uzunluğu öğrenme olduğunu belirterek, “Milli Eğitim Bakanlığı yalnızca eğitim çağı nüfusuna eğitim vermiyor. Yetişkinlere de eğitim veriyor. 998 tane halk eğitim merkezinde 30’un üzerinde olgunlaşma enstitüsü üzerinden tüm vatandaşlara eğitim hizmeti veriyor. Ulusal Eğitim Bakanlığı 2021’de 4-5 milyon yetişkine eğitim verdi. 2022 yılında dedik ki; ‘Her ay bir milyon vatandaşa ulaşacağız’ Neden biliyor musunuz? Zira bunların yüzde 70’i bayan. Bayanları daha güçlü yapacağız. İstihdam kabiliyetlerini artıracağız. Şu ana kadar 10 milyon 500 bin vatandaşa ulaştık” dedi.

NEET oranını düşürmek için yaptıkları dördüncü atılımın yeni kurdukları ‘Erken İkaz Sistemi’ olduğunu söyleyen Bakan Özer, “Erken terk risk olan tüm bireyleri tek tek takip ediyoruz. O çocuklarımızın hepsini inşallah eğitim ile buluşturacağız. Orta öğretimdeki okullaşma oranını bir sonraki bütçede yüzde yüze ulaştırarak geleceğiz. Garo Bey’e rağmen” açıklamalarında bulundu.